30 Haziran 2008 Pazartesi

ÇOCUKSUN SEN



Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte

Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum

Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için

Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa

Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan

Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada

Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen
Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.

Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil


AHMET TELLİ

27 Haziran 2008 Cuma

DEĞİL...


Değil

Aralarından geçiyorum
Hiç kimse el-ele değil
Herkes kendine dönmüş diyorum.
Birkaçının içine bakıyorum
Hiç kimse kendisiyle barışık değil.

Herkese kendimi anlatıyorum
Kime kendimi anlatsam şaşırıyor
Kendimi kime anlatacağım şaşırıyorum
Hiçkimse ilkin kendine alışık değil.

Özdemir Asaf

24 Haziran 2008 Salı

ALTIN ŞARKILAR 4



ALTIN ŞARKILAR 4
01. ÖMRÜMCE HEP ADIM ADIM
Müzik: İrfan Özbakır Rast
02. NİÇİN BAKTIN BANA ÖYLE
Müzik: Sadettin Kaynak Uşşak
03. SENİ BEN ELLERİN OLSUN DİYE Mİ
Müzik: Baki Duyarlar Kürdilihicazkar
04. ELLERİM BÖYLE BOŞ MU KALACAKTI
Müzik: Şekip Ayhan Özışık Nihavent
05. MENEKŞE GÖZLERDE HİÇ VEFA YOKMUŞ
Müzik: Şekip Ayhan Özışık Hüzzam
06. ADANIN YEŞİL ÇAMLARI
Müzik: Şükrü Tunar Hüzzam
07- GÖNLÜM SEHER YELİ GİBİ
Müzik: Sadettin Kaynak Hüzzam
08- HER GECE YOLLARDA GÖZLEDİM SENİ
Müzik: Kasım İnaltekin Hüzzam
09-GECENİN MATEMİNİ
Müzik: Selahattin Pınar Hüzzam
10- BEN YÜRÜRÜM YANE YANE
Müzik: Selahattin Pınar Neva
11- İLTİMAS ETMEYE YARE VARINIZ
Müzik: Hacı Arif Bey Muhayyer
12- SALAR ÇALINIR ÇAMLICA'NIN
BAHÇELERİNDE
Müzik: Yesari Asım Arsoy Hicaz
şeker kız muradiye' den;)

22 Haziran 2008 Pazar

KELEBEK




Son isteğin nedir?
Sorusu,
Çok, çok kolaydır,
ilk isteğin nedir?
Sorusundan.

Çünkü,
O soruyu
Kimse kimseye soramadı,
Korkusundan.
ö.asaf

20 Haziran 2008 Cuma

HAYIRLI CUMALAR :)

Dualarımızın kabul olduğu hayırlı bir cuma diliyorum hepimize :) Dualarınızda benide unutmayın olur mu ;)

18 Haziran 2008 Çarşamba

Şimdi uzaklardasın...

Şimdi uzaklardasın
Gönul hicranla doldu....

Hiç ayrılamam derken
Kavuşmak hayal oldu...

Sevda bahçelerinin
Çiçekleri hep soldu...

Hiç ayrılamam derken
Kavuşmak hayal oldu...
Muradiye' den;) Şimdi uzaklardasın...

Notası da benden olsun;)



SON DERS...


Dün dönemin son dersini yaptık. Basit suzinak makamının küçük bir tekrarından sonra makamlar arasında gezinip şarkılar söyledik .Ya da Güldenle eşlik etmeye çalıştık desek daha doğru olur. Çünkü dersten hemen önce tıka basa yememiz zaten diklere çıkamayan sesimizi iyice öldürdü. Hocamız hadi bayanlar bu sizin makamınız sesler niye çıkmıyor dedi durdu ama nafile : )

Bu arada Suzinak kelimesinin anlamının yakıcı olduğunu öğrenip Saliha’ nın soğuk kış günlerinde kömür yerine birkaç suzinak geçmeli espirisine güldük: ) Ayrıca hocanın udla geçip makamı tahmin etmemizle ilgili yaptığı küçük etüd hepimizi dağıttı : ( Ama moralleri bozmadık. Sınıfımızdaki Cami imamımız kapanış olarak bize saba makamında ki ezanı okudu. Sesini ve okuyuşunu hepimiz çok beğendik. Hocamızın dediği gibi son derste sesini keşfettik. E ..ne demiş atalarımız geç olsunda güç olmasın : ) değil mi ; )

Sonra Gülden’ le tramvay beklerken “ Kimseye etmem şikayet “ şarkısından giriş yaptık : )
Çıkmayan seslerimize gülüp söylemekten vazgeçtik.

Böylece bir dönemi iyisiyle kötüsüyle noktaladık.

Madem Kimseye etmem şikayet dedik….ilgilenenler için notasını da ekleyelim bari; )

Bir de dün geçilen eserlerden bir kızıl goncaya benzer dudağın ...

ve bu güzel eseri benimle paylaşan nagehana a teşekkürler:) Sizde dinlemek isterseniz tıklayın;)

17 Haziran 2008 Salı

Nihavend nota



...güzel bir göz attı beni bu derin sevdaya...daha önce eserin kendini paylaşmıştım...şimdide icra etmek isteyenler için bu nihavend eserin notası...

AN GELİR...




Dün şeker kızlarla yaptığımız şiir günlerini hatırlayıp Atilla İLHAN’ ın şiirlerini karştırırken An gelir şiirindeki bu satırlara takıldım…

an gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış

ama şiirin ne öncesi ne sonrası..ille de bu satırları…Bu gün Nagehan’ la paylaşınca

Özdemir Asaf’ ın

Bu gün ve bu gün

Öyle çabuk geçiyor ki günler
Hele sen de bir bak hayatına.
Daha dün doğmuşuz sanki
Yeni okula başlamışız
Yeni sevmişiz

Öyle çabuk geçiyor ki günler
Hele sen de bir bak hayatına
Yarın bitecek sanki her şey
Yarın ölecek gibiyiz.

Daha doymamışız yaşamasına
Günlerimiz dün bir, bugün iki
Sakın bir şey bırakma yarına
Yarın yok ki.


Şiirini hatırladık…ve madem yarın yok bu gün paylaşalım istedik :)

Son nefesimizi pişmanlık içinde vermemek duasıyla…

diye kapatmışken konuyu Muradiye de bu şiirde takıldığı satırları paylaşmak isteyince
o satırları da yazmadan olmaz dedim:)

son umut kırılmıştır
kaf dağı'nın ardındaki
ne selam artık ne sabah
kimseler bilmez nerdeler
namlı masal sevdalıları


...şiirin en güzel yanı bu olsa gerek..herkes ruh haline göre kendini anlatan satırları çekip alıyor içinden...ve takılıp kalıyor bir daha ki.......

16 Haziran 2008 Pazartesi

TÜRK MAKAM MÜZİĞİ

Geçen ayki seminere dair,

Uzun yıllardır mesleğini akademik alanda sürdüren ve halen Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı olarak görev yapmakta olan Ayangil, Türk Müziğindeki mevcut sorunlara değindi. En önemli sorunun terminoloji olduğuna değinen sanatçı, “Terminoloji konusu müziğimizin adlandırılmasında sıkıntı yaratmaktadır. Bu nedenle ‘Türk Makam Müziği’ adlandırması daha uygundur.” dedi.

Aynı zamanda başarılı bir kanun icracısı da olan sanatkar ve akademisyen Ayangil, müziğimizdeki geleneksel bakışın yavaş yavaş kısırlaştığına dikkat çekerek, Selçuklu ve Osmanlı geleneğinin yok olduğunu söyledi. Sanatçı ayrıca, “Şehirde kendi varlık anlamını bulan Türk Makam Müziği, popülerlik tehlikesi nedeni ile makam kısırlığı yaşamaktadır. Münir Nurettin Selçuk ve Safiye Ayla’nın üslupları kendilerine özgüdür. Bu isimler ile birlikte Türk Makam Müziği’ndeki nitelik giderek yok olmaktadır. Nitelikli örnekleri bulup dinlemeliyiz. Beğenilerimiz bu doğrultuda olmalıdır. Türk Makam Müziği yüksek kültür ürünüdür. Onu anlamak için çaba, zaman ve sabır sabır gerekir.” şeklinde konuştu.

.....

Sn.Ayangil'in biraz geç gelmesine rağmen eğlenceli ve öğretici bir seminer olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca kullandığımız bazı terimlerin anlamlarını daha iyi düşünmemiz konusunda ona katılıyorum. Herşeyi bize verildiği gibi almaktansa onu özümsemeden üzerinde düşünmek ise en doğrusu. (Bu yüzden bende Türk Makam Müziği terimini benimsesemde hemen onaylamıyorum:)

13 Haziran 2008 Cuma

ALTIN ŞARKILAR 3

ALTIN ŞARKILAR 3
01. BEN KÜSKÜNÜM FELEĞE
Müzik: Baki Duyarlar Rast
02. ELVEDA MEYHANECİ
Müzik: M.Yavuz Örten Hicaz
03. KİMSEYE ETMEM ŞİKAYET
Müzik: Serkis Efenli Nihavent
04. SÖYLEYEMEM DERDİMİ
Müzik: Şükrü Tunar Hicaz
05. UNUT BENİ KALBİMDEKİ
Müzik: Şükrü Tunar Rast
06. GURBETTEN GELMİŞİM YORGUNUM
Müzik: Selahattin Pınar- Gültekin Çeki Uşşak
07- YADELLER ALDI BENİ
Müzik: Sadettin Kaynak Hicaz
08- HAVADA BULUT YOK (Yemen Türküsü)
Müzik: Anonim Uşşak
09-SENDEN AYRI YAŞAYAMAM
Müzik: Hüseyin Coşkuner Rast
10- AĞLAR GEZERİM SAHİLİ
Müzik: Alaaddin Yavaşça Hicaz
11- BİZ HEYBELİDE HER GECE
Müzik: Yesari Asım Arsoy Sultan-ı Yegah
12- AT KADEHİ ELİNDEN
Müzik: Teoman Alpay Hüzzam
albüm için tıklayın;)

11 Haziran 2008 Çarşamba

kİME lAZIM dEĞİL Kİ :)

...ve tüm bu garipliklerine rağmen kimsenin kaçmak istemediği;) evet..bu aralar evde Berrak ve kızların bolca dinlediyip hoplayıp zıpladığı:) arada benimde kanıma girdikleri GÖKHAN ÖZEN' in son albümünden bize aşk lazım:)

BASİT SUZİNAK MAKAMI

Bu hafta solfej dersinde geçilen makamımız;)

a. Durak : Rast perdesidir
b. Seyir : Inici – çikicidir
c. Dizi : Yerinde Rast beslisine, Neva perdesinde Hicaz dörtlüsünün eklenmesiyle meydana gelir.
d. Güçlü : Neva perdesidir
e. Yeden : Irak perdesidir
f. Donanim : Si koma bemol, Mi bakiye bemol, Fa bakiye diyez



Tam - Büyük Mücennep - Küçük Mücennep - Tam - Küçük Mücennep - Artık İkili - Küçük Mücennep

Dizinin Seyri : Inici – çikici seyre sahip olan Basit Suzinak Makaminin seyrine güçlü sesi olan Neva perdesinden baslanir. Orta seslerde dolasilarak Neva perdesinde asma kalis yapilir. Agir yapili bir makam oldugundan genisleme sesleri fazlaca kullanilmaz. Ancak kendi dizisi içerisinde bazi seslerde kalislar yapilarak baska diziler meydana getirilir. Rast beslisinin sesleri kullanilarak Rast perdesinde karar verilir.

Makamin Özelligi: Basit Suzinak Makami, basit makamlarin bir çoguna benzer. Yapisinda Rast ve Hicaz çesnileri vardir. Neva perdesindeki Hicaz dörtlüsü, bir tam ses asagiya inildiginde Çargah perdesinde Nikriz beslisi meydana getirir. Yine Çargah perdesinin bir altindaki ses olan Segah perdesine inilirse, dizi bu kez de Hüzzam olur. Seyir yapilirken genellikle bu perdede kalis
gösterilir.

ve geçilen eser

Türk Teması'ndan Etkilenen Batı Müziği Bestecilerinden Beş Örnek



Sungu Okan

* W.A.Mozart (1756-1791), "Saraydan Kız Kaçırma" üç perdelik opera, K384
ve
Piyano sonatı no. 11, K331 Bölüm 3 (Alla Turca)
* Ludwig van Beethoven (1770-1827), op. 113, "Atina Harabeleri"nden "Türk Marşı"
* Modest Mussorgsky (1839-1881), "Capture of Kars" (Kars'ın İşgali) -Solemn March
* Johannes Brahms (1833-1897), op.64, Koro ve Piyano için Dörtlüsü'nden "Fragen" (Sorular) başlıklı bölüm

"Türk" temasının, doğu kültürünün cazibesinin bir parçası olarak, görsel ve edebi alanda olduğu gibi müzik alanında da sanatçılara ilham kaynağı olduğu bilinmektedir.

Bunun belki de ilk örneği, klasik müziğin dehası Wolfgang Amadeus Mozart'ın iki dikkat çekici eseridir. Bestecinin en sevilen operalarından biri olan "Saraydan Kız Kaçırma", bu konuda örnek verilebilecek en önemli eserdir, zira gerek konusu, gerek dekorları gerekse müzikal temaları bakımından doğu etkisindedir. Elbette Mozart'ın müzikal dilinin tüm özelliklerini de barındıran "Saraydan Kız Kaçırma", klasik batı müziğinin bu dev bestecisinin de Osmanlı kültüründen etkilenişinin kanıtı olması bakımından önem taşır.

Üç perdelik bu eser, 16.yy ortalarında Selim Paşa'nın sarayında geçer. Müzik araştırmacıları, Mozart'ın bu operasının bestelendiği dönemde (1781), "Türk Akımı"nın Avrupa'nın genelinde ve özellikle Viyana'da moda olduğundan bahsederler. Bunun temelinde de tarihi olayların yattığı bir gerçektir. Bestecinin, Türk temalı bir diğer eseri ise, çok tanınan ve sevilen la majör 11 numaralı K331-300i eser sayılı piyano sonatının "alla Turca" başlıklı üçüncü bölümüdür. 2/4'lük vuruşta ve çabukça tempoyla yorumlanan bu bölüm, yeniçeri müziğini Mozart'ın kulağından bizlere duyurur. Mozart'ın da dönemin diğer Viyanalı bestecileri gibi, kenti iki kez kuşatan Türkler'in özellikle mehter müziğinden etkilendikleri böylelikle kanıtlanmış olur.

Mozart'ın ardından, 1770-1827 yılları arasında yaşamış olan Ludwig van Beethoven da 1811 yılında yazdığı op.113 eser sayılı "Atina Harabeleri" adlı eseri içerisinde yer alan bir "Türk Marşı" yazmıştır. "Atina Harabeleri", 9 Şubat 1812'de Budapeşte'de perde açmış olan Yeni Alman Tiyatrosu'nda temsil edilen iki oyundan birisi için yazılmıştır. Alman yazar August Friedrich F.von Kotzebue'nin oyunu üzerine yazılan "Atina Harabeleri" içinde yer alan "Türk Marşı"nda besteci, 1809'da yazdığı op.76 Re Majör Piyano için Varyasyonları'ndan ilham almıştır. Eserin konusuna göre Minerva dördüncü bölümde, 2000 yıllık uykusundan uyanır ve Atina'nın yıkıldığını ve orada Türklerin hüküm sürdüğünü görür. Bu eserin ardından Beethoven'ın 1822 yılında dört el piyano için yayımladığı "Marcia Alla Turca"sı da neredeyse Mozart'ınki kadar popüler olmuş bir müziktir.

Türk temalı eserler veren besteciler arasında, Türk müziğinden Mozart'ınki kadar net ezgisel özellikler taşımasa da, 19.yy.a baktığımızda Johannes Brahms ve Mudest Mussorgsky'nin iki eseri dikkatimizi çeker. 1839-1881 yılları arasında yaşamış olan Modest Mussorgsky, "Kars'ın İşgali" adlı Marş türündeki eserinde, özellikle üflemeli çalgılar tarafından duyurulan ve Türk müziğini andıran küçük bir motif vardır. Bu marş, bestecinin nadir çalınan eserlerinden biridir.

Sözlerinin Türklerden esinlenilerek yazıldığını bildiğimiz bir diğer 19.yy bestecisi olan Johannes Brahms'ın eseri ise op.64, Koro ve Piyano için Dörtlüsü'nden "Fragen" (Sorular) başlıklı bölümdür. George Friedrich Daumer'in metni üzerine yazılmış olan bu koral eserde de ezgisel bakımdan Türk müziği ile etkileşim yoktur ancak bestecinin konuya olan ilgisini gösterir.

Hakkında kısaca bilgi vermeye çalıştığımız bu beş eserin yanına eklenebilecek örnekler de çıkacaktır. Ancak Mozart, Beethoven, Brahms ve Mussorgsky gibi tanınan ve sevilen bestecilerin Türk temalı eserler vermiş olmaları, Avrupa kültürünün, belli başlı dönemlerde yoğun olmak üzere doğu ve dolayısı ile Türk kültüründen etkilendiğinin göstergesi sayılabilir. Bu etkileşimin temelinde yatan sebepler arasında doğunun, Eski Kıta'ya her zaman cazip bir ilham kaynağı oluşunu görebiliriz. Zira sadece Türkiye değil, İran, Mısır, Hindistan, Japonya, Çin gibi uygarlıkların da batılı sanatçılara ilham verdiği bilinmektedir. Ancak özellikle yükseliş döneminde Avrupa fetihlerine çıkan Osmanlı İmparatorluğu, Avrupalı sanatçıları gizemi, renkleri, müziği ile, kısacası kültürü ile etkilemiş, sebebi savaş korkusu ya da merak olsun, sonucunda yukarıda sözünü ettiğimiz gibi eserlerin üretilmesine vesile olmuştur.

10 Haziran 2008 Salı

Burcunuza uygun makam dinleyin



Bu haber arkadaşım Gülbahar hanımdan;)

Eğer burçlara inanıyorsanız ve makam müziği seviyorsanız okuyun derim;)


Her burcun bir müzik makamının olduğu, insanların burçlarına uygun makamı dinlemesi durumunda ruhsal açıdan rahatlayacağı, hastaysa ise iyileşmeye önemli katkı sağlayacağı öne sürüldü.

Konya'da düzenlenen 1. Uluslararası Tıp Tarihi Kongresi'ne katılan Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Nizami Ebediyat Enstitüsünden Dr. Firudin Gurbansoy, insanların yaratılışlarına göre teni ile yere, ruhu ile evrene bağlı olduğunu söyledi.

Evrende insana yakın olan 7 gezegen ve 12 burcun ruhu doğrudan etkilediğini ileri süren Gurbansoy, ruhta olan değişimlerin vücutta da fiziki anlamda kendini göstereceğini, bu yüzden uzun yıllardır genellikle ten tedavisinin bitkilerle, ruh tedavisinin ise müzikle yapıldığını bildirdi.
Müziğin insanın ruhunu etkileyen, onu çeşitli hallere sokan iyi bir tedavi aracı olduğunu vurgulayan Gurbansoy, fiziki tedavilerde de iyi sonuç alınması için zaman zaman müzikli tedaviye ihtiyaç duyulduğunu bildirdi.

Yapılan araştırmalarda her burcun bir makamının olduğunun belirlendiğini dile getiren Gurbansoy, burçlara göre makamları şöyle sıraladı:
“Koç: Rast
Boğa: Irak
İkizler ve Yengeç: İsfahan
Yengeç: Zirefkend
Aslan: Büzürk
Başak ve Terazi: Zengule
Terazi: Rehavi
Akrep ve Kova: Hüseyni
Yay: Hicaz
Oğlak: Nihavend
Kova ve Oğlak: Neva
Balık: Uşşak”
Gurbansoy, insanların burcuna göre uygun makamı dinlemesinin onun ruhsal tedavisine iyi geldiğini savunarak, şöyle devam etti:
“Burca göre makamlar, kişiyi ruhsal açıdan iyileştiriyor. Kişi, hastaysa makamlar tedavide önemli rol oynuyor. Türk toplulukları, tarihler boyunca hastalıklarda müziği tedavi amaçlı kullandı. Bu alanda ciddi araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Gezegenlerin hareketleri, ayın hilal şeklinden kaybolmasına kadar geçen 28 gündeki değişimler gibi birçok etkenin tedavide kullanıldığı biliniyor.”

Klasik Müzik Tarzları



Şimdi önemli klasik müzik tarzlarını kısaca tanıyalım. Neden mi? Çünkü bir parça 'pop'sa 'pop'tur, ama klasik müzikte işler hiç de öyle değil.

• Senfoni: Bütün tarzların anasıdır. Bir senfoni için en az yarım saat, dört bölüm ve kocaman bir orkestra gerekir. Büyük besteciler ne kadar büyük olduklarını kanıtlamak için birçok senfoni yazmak zorundaydılar.

• Sonat: Senfoniden tek farkı bir ya da birkaç kişi ile çalınmasıdır.

• Sonatina: Bebek sonat denebilir. Süresi daha kısadır.

• Konçerto: Bir solo enstrüman için yazılmıştır, ama orkestra da onu arkadan destekler. Solo artist izleyicilerin önünde mağrur bir şekilde sanatını icra eder.

• Kantat: Kelime olarak "şarkı söylemek" anlamına gelir, bir nevi "aryaların atasıdır" diyelim, biraz daha abartalım, "dekor ve kostüm gerektirmeyen pratik mini opera" diyerek konuyu kapatalım.

• Dans: Vals, bu kategoriye girer. Adında dans ya da vals kelimesi geçmiyorsa bile sizi devamlı tekrar eden ritmi ile kıpırdatıyorsa, o danstır işte.

• Serenat: Basitçe “kokteyl müziği” denebilir. Soylu ve zenginlerin partilerinde, konukların dikkatini yemek üzerinde sabitleyebilmek için ağır ve aheste bir şekilde çalınır. Basit ve rahatlatıcı olurlar.

• Rapsodi: Belirli bir formları yoktur. Yani eğer bir eseri kategorilendiremediyseniz, büyük ihtimalle rapsodidir.

• Uvertür: Birkaç dakikalık, trajik bir üzüntüyü ya da coşkulu bir anı ifade etmek için yazılmış güçlü eserlerdir. Prelüd de dendiği olur.

• Bale: Eskiden arka plan müziği olarak sınıflandırılırdı. Ama Peter Çaykovski geldi ve bu türü enfes bir hale, dansı seyretmeden de dinlenebilecek bir duruma getirdi.

9 Haziran 2008 Pazartesi

ALTIN ŞARKILAR - 2




ALTIN ŞARKILAR 2
01. PİŞMAN OLURDA BİR GÜN
Müzik: İrfan Özbakır Hüzzam
02. SAMANYOLU
Müzik: Yılmaz Metin Bükey Segâh
03. YEMİN ETTİM BİR KERE
Müzik: Selahattin İnal Rast
04. YILDIZLI SEMALARDAKİ HAŞMET
Müzik: Sadi Hoşses Kürdilihicazkar
05. BİR DEMET YASEMEN
Müzik: Zeki Müren Nihavent
06. GÖKYÜZÜNDE YALNIZ GEZEN YILDIZLAR
Müzik: Teoman Alpay Nihavent
07- NE GÜNAH ETSE AÇILMAZ
Müzik: Alaaddin Yavaşça Hicaz
08- BAHARIN GÜLLERİ AÇTI
Müzik: Hasan Has Güler Rast
09- HİCRAN OKU SİNEM DELER
Müzik: Şevki Bey Hüseyni
10-ELBET BİR GÜN BULUŞACAĞIZ
Müzik: Mustafa Seyran Muhayyer Kürdi
11- AMAN SAKİ (KÜŞADE TALİİM)
Müzik: Şevki Bey Hüzzam
12- ANLADIM SEVMEYECEKSİN
Müzik: Selahattin Pınar Hicaz
13-HAM MEYVAYI KOPARILAR
Müzik: Anonim Muhayyer Kürdi

6 Haziran 2008 Cuma

...güzel bir göz beni attı bu derin sevdaya...


güzel bir göz beni attı bu derin sevdaya
benziyor şimdi benim ömrüm uzun rüyaya
yâri karşımda görsem de dalarım hülyaya
benziyor şimdi benim ömrüm uzun rüyaya



...arkadaşım muradiye' den geldi bu parça bu gün bana..çok sevmiş ve benimde seveceğimi tahmin ederek paylaşmak istemiş...kimbilir belki bizim gibi sizde seversiniz;)

güzel bir göz attı beni bu derin sevdaya:)


ALTIN ŞARKILAR - 1 -



ALTIN ŞARKILAR 1
01. SENEDE BİR GÜN
Müzik: Şekip Ayhan Özışık Hicaz
02. AKŞAM OLDU HÜZÜNLENDİM
Müzik: Semahat Özdenses Uşşak
03. GÖNÜL AŞKINLA. GÖZYAŞI DÖKMEKTEN
Müzik: Selahattin İnal Rast
04. BAKMIYOR ÇEŞMİ SİYAH
Müzik: Hacı Arif Bey Nihavent
05. ASKER OLDUM PİYADE
Müzik: Anonim Hüzzam
06. BU NE SEVGİ AH... BU NE IZDIRAP
Müzik: Abdullah Yüce Hüzzam
07- BELKİ BİR SABAH GELECEKSİN
Müzik: Şekip Ayhan Özışık Rast
08- LEYLÂ BİR ÖZGECANDIR
Müzik: Sadettin Kaynak Segah
09- KIRMIZI GÜL DEMET DEMET
Müzik: Anonim Uşşak
10- NE DEMİŞTİN NİÇİN CAYDIN
Müzik: Selahattin Pınar
Kürdilihicazkar
11- NE BOŞ YERE YANMIŞIM
Müzik: Sadettin Kaynak Hicaz
12- ÇİLE BÜLBÜLÜM ÇİLE
Müzik: Sadettin Kaynak Muhayyer

5 Haziran 2008 Perşembe

Kişisel Gelişim Reçetesi...


© Melih Arat

Kişisel gelişim için arayışta olanlara basit bir reçete:

Hayatınız her döneminde bir kurs olsun.
Ev geçindirme sorumluluğu alacağınız güne kadar düşük ücretli ya da ücretsiz bulduğunuz tüm işlerde çalışın, iş seçmeyin.
Yaşamınızı bir deney laboratuvarına çevirin. İnsanı denediği seçenekler zenginleştirir.
Kitap okuyun; ama herkesin okuduklarını değil.

Kurs
Okul ile kurs arasında bir fark vardır. İnsanlar okula sistemin bir kuralı zorunluluğu olarak, çoğu zaman seçmeden giderler; kurslara ise seçerek ve isteyerek.
Kurslar, konu ne olursa olsun, dil kursları, bilgisayar kursları, el sanatı kursları, diksiyon kursları, karikatür kursları, savunma sanatı kursları, yaratıcı düşünme kursları, daktilo kursları, resim kursları, gitar kursları ve benzerleri özellikle bu konuda seçeneklerin daha zengin olduğu şehirlerde kişisel gelişim arayışında olanlar için çok fazla itibar görmeyen hazinelerdir.

Kurslar, okullardan ve kitaplardan farklı olarak çoğu zaman yetenek kazandıran öğrenim kurumlarıdır. Gitar kursuna giden, gitar çalma yeteneği kazanır. İngilizce kursuna giden İngilizce konuşma yeteneği, Judo kursuna giden kendini koruma yeteneği kazanır. Web sitesi tasarım kursuna giden web sitesi tasarlama yeteneği...

Yarının bilinmez dünyasında insanları ayakta tutacak olan “şimdi ben ne yapacağım” sorusu değil, önceden kazandıkları yeteneklerdir...

İstanbul’da üniversite öğrencisi olan bir dostum, inatla yetenek geliştirmek için kurslara başladı. Sınıf arkadaşları, okulu bitirince ne yapacağız diye telaş içindeyken, söz konusu arkadaşıma Türkiye’nin büyük kuruluşlarından biri arkadaşım onlara hiç başvurmadığı halde okulu bitirmeden, sınav dönemlerinde izin de vereceklerini söyleyerek iş teklif ettiler.


Çalışmak
İş dünyasını öğrenmenin ve acemiliği üzerinizden atmanın tek bir yolu vardır çalışmak. İnsan bilmediği bir ormandan yük dolu bir at arabasını geçirmeye kalkarsa zorlanır; ama çocukluğu ve gençliği o ormanda geçmiş birisi, görev ona verildiğinde yük dolu at arabasını ormandan rahatlıkla geçirir. İş dünyasında ve hayatta başarının temel girdilerinden biri, gençlikte çalışmaktır. İş tercihi de yapılmamalıdır bence. Çalışmak çalışmaktır çünkü. İster bir araba tamircisinin yanında, ister bir mağazada, ister bir kırtasiyede, ister bir şirkette getir götür işleri, isterse gezici bir temizlik işi ya da satıcılık işleri fark etmez (bu satırların yazarı da vaktiyle böyle işlerde çalışmıştır). Açıkçası özellikle gençlerin çalışıp çalışmama konusunda para konusuna takılıp kaldıklarını görüyorum. Çalışmanın kendisi bir hediyedir; üstelik ücretsiz başladığınız birçok iş bir süre sonra size para da öder. Para vermiyorlar ya da az veriyorlar diye çalışmamak, kısa vadeli ve yararsız bir karardır.


Denemek
İnsan yaşamını zenginleştiren para değil, denenmemiş denemektir. Her denenmemiş seçenek, bilinmeyen bir zenginliktir. Dünya uygarlığı yapılan denemelerin sonucu gelişmiştir. Bütün ilaçlar deneyerek bulunmuştur. Ampulden, telefona her şey deneme sonucu yaşamımıza girmiştir. İnsan oğlu / kızı, farkında olmasa da binlerce deneme fırsatıyla birlikte yaşar. Her eylem ve karar yüzlerce alternatif içerir. Yemek sırasını bozarak yemek yemekten (tatlı-ana yemek-çorba sırasıyla), uyku saatlerini değiştirmeye, gezdiğiniz yerleri, konuştuğunuz insanları değiştirmeye kadar şu an daha fazla sıralamayacağım binlerce deneme imkanı vardır. Hayatınızda deneme yapıp yapmadığınızın basit bir göstergesi vardır. Eğer her gün, bir önceki güne benzer şeyler yapıyorsanız bir şey denemiyorsunuzdur.

4. Kitap okumak, açıkçası kitap okumak insanın ufkunu açar; sadece okuyarak kendini geliştirebilen az sayıda insan vardır. Kişisel gelişim kitaplarınınsa kişisel gelişime yardımı olabileceğini düşünmekle birlikte, eyleme dönüşmeyen bilgiye ödenen paranın da boşa gittiğini düşünüyorum. Kişisel gelişime yardımcı olabilecek kitaplar konusunda daha önce yazmıştım ve daha geniş olarak da yazarım.


Bitti :)