17 Haziran 2009 Çarşamba

...çOCUKLUĞUMUZDA...

Benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı.
Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım.
Hatta babanım bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir parçası gibiydi,hep evdeydi.
Heryere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu
ki.

En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.
Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani.
Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.
Okula arkadaşlarımız
la gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik.
Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi.
Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile
dalardık.
Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmek
arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.
Mahallemizdeki teyzeler annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su
içerdik.
Ya da pencereden bir sürahi bir bardak uzatır, hepimiz aynı bardaktan
kana kana içerdik.
Kısacacı evine girip gelen ( ki sadece çişi gelen giderdi evine )
elinde mutlaka yiyecekle dönerdi.
Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi.
Bu bazen bir kurabiye bazen bir meyve olurdu.

Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık.

Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.
Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştılırdık. Polisler gelmezdi
kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.
Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz, onlar nedir
bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan
çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık.
Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.
Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.
Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardı
alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.

Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.
Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki. Komşumu tanımıyorum ama evinin
camında,
temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum.
Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem.
Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece ; bilmem kaç kuruş
hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.
Evlerimiz var içinde yaşayan yok. Parklarımız var içinde oynayan çocuk
yok.
Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl
vitrinler, girip çıkan yapay insanlar...
Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz..

Tahta iskemlelerimiz de oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye
hatırını soran çocuklarımız yok oldu.
Ben kapılarında ' vale ' lerin, ' bady ' lerin beklediği yerlerden hep
korkmuş çekinmişimdir.
Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği
arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana.
Benim değildir bu kültür.

Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder.
Nedir bunlar?

Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk.
Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.
İyi de neden böyle olduk ?

Biz mi istemiştik?

.

.

Yoksa hak mı ettik?

alıntı.

15 Haziran 2009 Pazartesi

...bENİ gÖRDÜN mÜ ? ... :)


Soyguncunun biri bir bankaya girmiş.
Çekmiş silahını havaya ateş etmiş.
Herkesin yere yatmasını istemiş.

Kasalardaki paraları toplamış ve kapıya doğru yönelmiş.

Tam çıkacakken oradaki bir adama sormuş:
'Beni gördün mü ?'

Adam şaşkınlıkla 'Evet gördüm.' deyince çekmiş tabancasını adamı alnından vurmuş.

Tam tekrar kapıya hamle etmiş ki kapının yanında bir karı koca duruyor.

Adama sormuş:
'Beni gördün mü ?'

Adam gayet soğukkanlı bir şekilde yanıtlamış:
'Valla ben hiçbirşey görmedim, ama benim hanım gördü sanıyorum

...sİYAH yILDIZLAR... nOTA...

....toygar ışıklı' nın siyah yıldızlar eserinin notaları;) ( Dudaktan kelbe dizisinden hatırlayacaksınız;)

http://www.toygarisikli.com/notalar/SIYAH%20YILDIZLAR%20S1.jpg
http://www.toygarisikli.com/notalar/SIYAH%20YILDIZLAR%20S2.jpg

11 Haziran 2009 Perşembe

eVLENME tEKLİFİ :)



EVLENME TEKLİFİ

Osmanlı zamanında bir adam bir bayanın karşısına geçer der ki ;

"-Ey dilberi rana! Ey tesadüf-ü müstesna! O mahrem suratınızı görünce
size lahza-i kalpten sarsıldım... Niyetim acizane-i taciz etmek
değildir.. Bilakis efkar-i umumiyede ufak bir aile bacası
tüttürmektir... Sözlerim sizi temin ve tatmin edecekse şayet, zevc-i
izdivacınıza talibim!.."

Bayan da cevaben der ki ;
"-O mahrem suratınıza bir sille-i osmaniye nakşedersem sekte-i kalpten
terk-i hayat edersiniz..."

ALINTI...

...sabah sabah okuyunca yüzümde gülücüklere sebep olan bu teklifi paylaşmak istedim:) Doğrusu bu teklif şimdi bana yapılsa , o kadar hoş ki gülmekten cevap veremem :))